Bilgi Toplumunun Gelişimi ve Bilgi Gücü

Kaynak: Genç Girişim Dergisi, Nisan 2005. BİLGİ TOPLUMUNUN GELİŞİMİ ve BİLGİ GÜCÜ Sevgili Öğrenciler, Türkiyede internet haftasının kutlandığı bu günlerde Genç Girişim derginizde internet ile gelen yeni çağ, yeni ekonomi ve yeni toplum yani “Bilgi Toplumu” konusunu ele alacağım. Buradaki yenilik ise yeni teknolojiler ile gelmiş ve çağımıza damgasını vurmuştur. Tarım Çağından başlayarak , Sanayi Çağı dolayısı ile sanayi toplumu ve sanayi sonrası toplum olan Bilgi Toplumu gelişmiştir. Değişen bu topluma Daniel Bell’in Sanayi Sonrası Toplum(post-industrial society) kavramı yerine Yonerji Masuda Bilişim Toplumu(Information Society) ve Peter F. Drucker ise Bilgi Toplumu(Knowledge Society) tanımını tercih etmiştir. Sanayi toplumunda Buhar makinesi yenilikçi teknolojiyi oluştururken Bilgi Toplumunda bilgisayar ağları ve internet yenilikçi teknolojileri oluşturmaktadır. Bilişim teknolojilerindeki bu önemli değişimler sanayi toplumunu bilgi toplumuna dönüştürmektedir.

Gerçekten günümüzde bilgi çok önemli bir güç olarak ağırlığını koymakta ülkeler, işletmeler ve bireyler bu bilginin gücünden yararlanmak için yarışmakta ve bilgiden daha fazla katma değeri yaratmak üzere bilgi yoğun ürünler üreterek sanayi çağında önemli bir değişikliğe ve dönüşüme gitmektedir. Bilişim teknolojilerinin en önemli çıktısı olan bilgiden daha fazla yararlanarak rekabet ortamında ekonomik değer yaratmanın avantajını yakalamanın uğraşı içinde olduklarını görüyoruz. Günümüzün işletmeleri teknoloji yoğun işletmeler olarak karşımıza çıkmaktadır. İş hayatı ve ekonomi kuralları hızla değişmekte pazarlar ve ürünler globalle hale helmektedir. Bir çok işletme ürün imalatlarını ve hizmet alımlarını farklı yerlerdeki kişi ve kurumlardan alabilmektedir. Ses, görüntü ve dökümanlarını digital hale dönüştererek mekandan ve zamandan bağımsız olarak her türlü bilgiye bilgisayarlar, telefon, fax ve intermet ile ulaşabilmektedir. Sanayi bilgi yoğun ürünler üretmekte elle tutulmaz, görülmez değerler ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla bilgiye dayalı sanayi sonrası toplum ortaya çıkmaktadır.

Bu toplumda sağlık, eğitim, kamu hizmetlerinde artışlar görülmekte ve ülkelerin gösterdikleri üstünlüklere göre farklı parçalar farklı ülkelerde yapılarak uluslararası ekonomi oraya çıkmaktadır. İş dünyası sürekli değişmekte ve ürün yaşam döngüsü giderek kısalmaktadır. İnternet Teknolojilerinin gücüyle küreselleşen dünyada yeni fikirler, ürünler ve hizmetler sınır tanımaksızın dünyanın her yerine aktarılmaktadır. Internet ağları küresel ilişkileri ev ve iş yerlerine kolayca taşımaktadır. Bilişim teknolojilerindeki gelişmeler izlendiğinde bilgisayarlar ve telefonlar giderek küçülmekte, ses, görüntü ve metin formatındaki bilgi digitalleşmekte ve çoklu ortamda bütünleşmektedir. Bilgi günümüzde çağdaş işletmelerin en önemli girdisi haline gelmiş klasik ekonominin girdileri olan emek, sermaye ve toprak kaynaklarına göre çok daha fazla kullanılarak yaratılan katma değer de arttırılmıştır. Sanayi sonrası ekonomi olarak adlandırılan yeni ekonomide hizmet sektörü eğitim, sağlık ve kamu alanlarında daha da gelişmiştir. Sanayi sonrası toplumda uluslararası işbirliği artmış ve uluslararası ekonomi daha da gelişmiştir.Bilişim teknolojilerinin itici gücüyle akıllı ev, araba, televizyon ve yollar ile yenilikler getirilmiş ve bilgi daha fazla kullanılarak ekonomik değer yaratılmış ve bilgi ekonomisi adını verebileceğimiz yeni bir ekonomi gelişmiştir. Yeni ekonomi sürekli yenilikler getiren bir ekonomidir.

Bu ortamı sürekli kılmak ise ancak sürdürülebilir örgütsel öğrenmeyle mümkündür. Yeni ekonomide en önemli kaynak olan bilgi kıt kaynak değil bilakis kullanıldıkça ve paylaşıldıkça çoğalan bir kaynak olarak karşımıza çıkmaktadır. Günlük yaşantımızın bir parçası haline gelen bilişim teknolojileri gelecekte de yaşam kalitemizi ve toplumsal refahı artırmak için vazgeçilmez araçlar olmaya devam edeceklerdir. Bilişim teknolojileri, özellikle İnternet teknolojileri bankacılık, otomotiv, imalat, sağlık, eğitim ve haberleşme sektörleri içinde öneml radikal değişiklikler yaratmıştır. Teknoloji artık bir uygulama yöntemi değil, iş yapma ortamının kendisi haline gelmiştir. Ancak bilişim teknolojilerini etkin kullanmanın çabası yanında onların esiri olmayacak şekilde teknolojiyi bir araç olarak algılamalıyız.   Bilişim teknolojilerinin daha yoğun kullanıldığı günümüzün işletmelerinde her nekadar temel işletmecilik bilgileri varlığını korusada işletmelerin yönetimi yoğun olarak ortaya çıkan teknolojinin ve onun en önemli çıktısı olan bilginin yönetimini gündeme getirmektedir. Bu doğrultuda işletmecilik eğitiminde de ders programlarımızın gözden geçirilmesi ve hayatınının gereksinimlerine cevap verecek doğrultuda geliştirilmesi kaçınılmaz hale gelmektedir.

İşletmelerin çalışanları bilgi çalışanları olarak bilgiyi daha fazla kullanan ve bilgiden katma değer yaratan yöntemlere ve alışkanlıklara sahip olmalıdırlar. Aynı zamanda bilişim teknolojilerinden korkmayan, bir araç olarak onlardan daha fazla yararlanan yönetici adayları olarak yetişmeleri için yeni derslerimizin program kapsamına alınması gerekmektedir. Sınıflarımızın da internet erişimli hale getirilerek sınıf ortamında bilgiye erişme ortamlarının sağlanması önem kazanmaktadır. Bilgi kaynağı olarak kütüphanelerimizin güncel kaynaklara sahip olması kadar digital bilgilere dönüştürülmüş olması ve bunlara daha hızlı ve daha kolay ulaşabilme olanakları yaratılmalıdır. Gelişmiş üniversitelerde hızla bu dönüşümü görmekte ve öğrencilerin bilgi kaynaklarına hızla ulaşabilmesinin ortamları yaratılmaktadır. Hatta mobil iletişim ile muhtemel sınırlamalar ortadan kaldırılmaktadır. Şüphesiz bu alt yapının oluşturulması bugünden yarına hemen kolay olmamaktadır. Ancak öğrencilerimizin bu talep içinde olması ve eğitim yöneticilerimizin de bu bilinç içinde hızlı hareket etmesi gerekmektedir.

Birey olarak öğrenme ve okuma alışkanlıklarına sahip olan öğrencilerimiz kendilerini sürekli yenileyerek yaşam boyu öğrenmeye adım atabilecek ve başarılarının devamlılığını sağlayabileceklerdir. Herşeyden önce klasik eğitimimizi bilişim teknolojileriyle destekleyerek öğrenci merkezli diğer bir deyişle öğrenme odaklı bir sisteme geçiş kolaylaşacaktır. Üniversite eğitiminde bilgi kaynaklarının sınırı olamaz, bigi kaynakları ise özellikle internet teknolojileri ile sınırsız hale gelmekte ve bu bilgiye erişen, kullanan, yorumlayan ve bu bilgiye bilgi katarak daha fazla bilgi yaratan bir gençlik yaratmamız sağlanmalıdır. Çünkü gelişmiş ülkeler bilginin gücünden yararlanmak üzere bilişim teknolojilerinden daha fazla yararlanmanın arayışı içindeler. Herşeyden önce öğrenme alışkanlıkları veya öğrenmeyi öğrenme ilköğretimden itibaren başlatılması gerekir. Aksi halde bütün bunların üniversitede verilmesi ve başarılması zordur. Nasıl ki spor yapma alışkanlıkları olmayan gençlere spor yapma alışkanlığının üniversite kazandırılması zor ise araştırma, bilgiye erişim ve öğrenme alışkanlılarınında üniversiteye geldiklerinde kazandırılması zordur.

Bu nedenle bu çalışmaların çok daha önce kazandırılması amaçlanmalıdır. Hatta öğrenmenin en etkin olduğu ve bilimsel olarak saptandığı 3-6 yaş arasında doğru yöntemlerle bu formasyonun kazandırılması çok önemli olmaktadır. Bilginin çok hızla değiştiği ve arttığı günümüzde bilgiyi sürekli depolayan bireyler olmaktan çok onlara istediğimiz zaman erişebilen ve bu bilgileri kullanan ve yorumlayan bireyler olmak önemlidir. Bilginin paylaşılması ise ayrı bir sinerji yaratmakta bu ise işletmelerde birlikte çalışabilmeyi ve paylaşmayı gerektirmektedir. Dolayısıyla üniversitelerimizde hatta çok daha önce birlikte çalışabilme alışkanlıkları kazanmamız önemlidir. Birlikte çalışarak ve sinerji yaratarak ortaya çıkartılabilen bilgiler ve yapılan işler çok daha değer kazanacaktır. Bu yazımın konusunu oluşturan Bilgi Toplumunun insanını; analiz, sentez, araştırma, yaratıcı düşünce, girişimci, objektif, problem çözme ve karar verme becerilerine sahip olan birlikte ekip çalışması yapabilen, etkili konuşan ve sunum yapabilen kişiler olarak tanımlanmaktadır. Bilgi toplumuna ulaşabilmek ise her şeyden önce en üst düzeyde bu konudaki politikaların oluşturulması ve bunların uygulanması ile olasıdır. Bilgi Toplumunun oluşumuna herşeyden önce öğrenen birey, öğrenen kurumlar ve öğrenen toplumla ulaşabiliriz.

Diğer bir kavram olan Sayısal Bölünme(Digital Divide) bilgiye erişebilenlerle erişemiyenler arasındaki uçurumun giderek artmasıdır. Bu kavram sadece gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasında olmayıp, aynı ülkenin bölgeleri arasında, aynı işletmenin departmanları arasında hatta aynı ailenin bireyleri arasında da bu fark oluşabilmektedir. Bilgi Toplumuna geçişte en önemli kriterlerden biri olan insanın yaşadığı bölge, cinsiyeti, eğitim seviyesi, yaşı gibi faktörler gözetilmeksizin bilgiye erişmenin ve bilgiden yararlanmanın eşit ve dengeli dağıtılmasıdır. Sayısal uçurum zengin ve fakir arasındaki fark gibi bir durum ortaya çıkarmaktadır. Bu farkın olmaması veya en aza indirilmesi adaletli bir sistemin kurulmasını gerektirmekte, bu konuda yapılacak çalışmalardan tüm vatandaşların yaralanması sağlanmalıdır.

Bilindiği üzere Türkiyedeki durum ise Bilgi Toplumunu oluşturmak amacıyla Avrupa Birliği çercevesinde oluşan e-Avrupa girişimine paralel olarak e-Türkiye girişimi ile başlatılmıştır. 2000 yılında başlatılan ve herkes için bilgi toplumunu amaçlayan eAvrupa projesi bütün Avrupalıların bilgi toplumu oluşturması için bazı öncelikli alanlar ve bunlarla ilgili amaçlar belirlemiştir. Her vatandaşı, okulu, evi, işi ve idari yapıyı internete getirmek; digital okuryazarlığı geliştirmek ve üye ülkelerin ve Avrupa vatandaşlarının internet erişimlerini kolaylaştırmak gibi hususlara önem vermektedir. Avrupa Komisyonu Aralık 1999 tarihinde, eAvrupa girişimini, Avrupa’yı dünyadaki en dinamik ve rekabet gücü en yüksek Pazar haline getirmek amacına yönelik olarak, üye ülkelerde internet alanında yeni ekonomi için gerekli alt yapıyı kurmak üzere başlamıştır. Daha sonra 23-24 Mart 2001 tarihlerinde Stocholm’de yapılan liderler zirvesinde de AB’ye aday ülke konumundaki ülkelerde de bilgi toplumu oluşturma yönünde eylem planları içeren eAvrupa+ girişimi görüşülüp onaylanmıştır. Eğitimden sağlığa, akıllı ulaşımdan elektronik ticarete, özürlülerin internet kullanabilirliğinden yüksek teknolojide KOBİ’lere kadar geniş bir yelpazeye sahip olan eAvrupa+ girişimine Türkiye en son başvuran ülke konumundadır.

Herkes için bilgi toplumunu amaçlayan eAvrupa, bütün Avrupalıların bilgi toplumu oluşturması için bazı öncelikli alanlar ve bunlarla ilgili amaçlar tespit etmiştir. Ülke özellikleri dikkate alınarak ve yürütücü kurmlar belirlemekte ve eylem planındaki tarihlere uyum sağlanmaktadır. Eylem planındaki amaçlara eTürküye Girişimi I. Ara Raporu (TC. Başbakanlık Mayıs 2002) kitabından ulaşabilirisiniz. Biz bu eylem planının takvim olarak çok arkasındayız. Birey olarak, kurum olarak ve ülke olarak yapmamız gereken çok şey var. Bilgi toplumuna giden yolda sizlerin de bu dünya nimetlerinden yararlanmak üzere yola çıkmanızı ve size düşen görevleri yerine getirmenizi diliyorum.Yine bilişim teknolojileri ışığında bilgiye kolay erişmenizi, bu bilgiyi kullanmanızı, paylaşmanızı ve bilgiden bilgi yaratmanızı diliyorum hepinizi sevgiyle kucaklıyorum.

Prof.Dr. Erdal Balaban İ.Ü. İşletme Fakültesi

Nisan 2005, İstanbul

Arkadaşlarınızın arasında ilk siz paylaşın..Share on Facebook
Facebook
Share on Google+
Google+
Tweet about this on Twitter
Twitter
Share on LinkedIn
Linkedin
Facebook
Twitter