Delikanlı Olabilmek!

Bu yazımda gençliğimden bugüne gelmeye çalışacağım, delikanlılıktan ne anladığımı paylaşacağım. Sakarya’nın Hendek ilçesinde doğdum, Adapazarı’nda büyüdüm. Lise eğitimimi Adapazarı’nda tamamladım. Sokaklarda oynadım, mahalle aralarında topun peşinden koştum, kavga ettim, dövdüm de dövüldüm de. Ama sokakta da çok şey öğrendim. Her şeyden önce “Delikanlı” olmayı öğrendim. Güçlü veya güçsüz olmak önemli değildi gençliğimizde, delikanlı olmak önemliydi, delikanlının cinsiyeti yoktu. Söz verdiğinde tutmak, yalan söylememek, sözünün arkasında durmaktı delikanlı olmak. Sokağın da hak ve hukuku vardı, yanlış yaptığında cezası kesilirdi, kalmadı o günler! Günümüzde ise yalan ile beslenenler kesmeye çalışıyor bu cezayı. O günleri hatırladım, ne güzeldi ne huzurlu günlerdi. Bugün modern toplumda delikanlı olmak, etik olmak, diğer insanların. haklarına saygılı olmak, adil olmak anlamında kullanılıyor, değil mi?
Ben de bu anlayışla büyüdüm büyütüldüm. Lise eğitimimden sonra Adapazarı’ndan üniversite eğitimim için ayrıldım. Önce Hacettepe Üniversitesi, Ankara, daha sonra Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul sonra da İstanbul üniversitesinde yıllarımı geçirdim, binlerce öğrenci, yüzlerce akademisyen geçti hayatımdan. Çok şey öğrendim çok şey öğrettim. Sadece üniversitede olmak veya üniversiteye kapanmanın doğru olmadığını düşündüm, dernek ve vakıflarda görev aldım, gönüllü bir çok projelerde aktif olarak çalıştım. Bulunduğum topluluklarda çok şey gördüm, yurt içi ve yurt dışı deneyimler kazandım.
İnsanları izlerken avcı toplumdan gelmenin kalıntılarını görüyorsunuz, gizlenmiş de olsa kendini koruma, yaşatma ve hakim olma duygularını sezinliyorsunuz. Belki de kapitalist sistemin, rekabetçi sistemin yarattığı şeylerdi bunlar. Oysa doğru olan, hizmet yarışıydı, değerli insan olabilmekti, yapılanlar üzerine bir şeyler koyabilmekti, kazanılanları paylaşabilmekti. İnsanlık, yıllarca evrimleşmiş, yontulmuş olsa da özümüz çıkabiliyor ansızın. Başaramadığınızda, yenildiğinizde kontrol edemiyorsanız duygularınızı, düşünüyorsak her zaman çıkarlarınızı, hançeri saplıyorsanız rakip gördüğünüz kişilere, ezip geçmek istiyorsanız, içinizde tutamıyorsanız bastırılmış duygularınızı, ihtiraslarınız ile bilinçli yada bilinçsiz saldırıyorsanız etrafınızdaki kişilere, biliniz ki delikanlılıktan sapıyorsunuz.
Bu tip insanların biri de birkaçı da yetiyor, onların hançerinden, zararlarından korunmanız için bu ortamlardan uzaklaşmanız gerekiyor. Bu ortamları toplumun her kesiminde görmeniz mümkün belki eğitim seviyesi yada toplum kalitesi artıkça bu duygular maskelenmiş, gizlenmiş olabiliyor ama her nerede olursa olsun zarar veriyor insana topluma. Bu çıkarcı insanların varlığı da toplumları güvensizliğe yanlızlığa itiyor, hatta toplumsal gelişmeyi de frenliyor. Kanaatimce çözüm; bireysel olarak uzaklaşmaktır bu insanlardan ama toplumu ve geleceği kurtarmak ise amaç tepki verebilmektir, sessiz kalmamaktır, duyarlı ve sorumlu olabilmektir, hançerle olmasa da birliktelikle, demokratik olarak savaşmaktır, bu insanları uzaklaştırmaktır, çirkin hayallerine ve hedeflerine ulaştırmamaktır. Toplumun hangi kesiminde olurlarsa olsunlar delikanlılığı öğrenmeliler bu fırsatçı insanlar. Delikanlılık, ortaya çıkıp konuşabilmektir, samimi ve şeffaf olabilmektir. Haydi delikanlılar ortaya çıkıp konuşun, duruşunuzu gösterin, dersinizi verin bu topluma zarar verenlere, sadece kendini düşünenlere. Eğitim seviyesindeki farklılıkları azaltmak ve değerli insanların yetişmesi çok zaman alabilir ancak gençliğimizdeki tabiriyle delikanlılık yada etik anlayış ve toplumsal sorumluluk kültürünü oluşturmak önemli olduğunu ve öncelik taşıdığını unutmayınız!

Arkadaşlarınızın arasında ilk siz paylaşın..Share on Facebook
Facebook
Share on Google+
Google+
Tweet about this on Twitter
Twitter
Share on LinkedIn
Linkedin
Facebook
Twitter