Bilişim Yıldızları

Değerli Bilişimciler ve Değerli  Konuklar, Bilişim Yıldızları ödül törenine hoş geldiniz. Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum.  4.cüsü yapılan Bilişim Yıldızları E-Dönüşüm Yarışmasını geleneksel hale getiren Organizasyon Kuruluna ve katkı veren herkesi  kutluyorum. Bugün burada sizlerle birlikte olmaktan ve Bilişim Yıldızları Ödül Töreninde açılış konuşmasını yapmaktan dolayı onur duyuyorum. Bu yarışmanın konusu hakkında ne konuşacağımı düşünürken  aklıma eski konuşmalarım geldi, yıl 2003, bundan 9-10 sene önce :Konu Başlığı “Sivil Toplum Örgütleri Konuşuyor” canlı TV programı, ben de TBD İstanbul Şubesi yöneticisi olarak davet edildim.  2003 yılında güncel olan e-Devlet, e-vatandaş ve e-dönüşüm konularında konuşmuştum. Televizyon programına gitmeden 6 madde de konuşmamı çerçevelemişim:

  1. Bilgi Toplumu
  2. Master Plan
  3. Organizasyon Yapısı
  4. E-Devlet
  5. E-Vadantaş
  6. Okullar ve Eğitim

“ABD’nin 2003 yılında e-devlet için 52 milyar dolarlık bütçe ayırdığını, e-devlet olması için e-vatandaş konusunun önemi hakkında konuşmuştum, okullar ve eğitim için de notlarımdaki şu cümleyi aktarmak istiyorum: “ABD de okul sınıflarının %80’i internet erişimli bilgisayarlara sahip (2003 yılında). Bizde ise ilk ve ortaokullarda her yüz kişiye 0,16 internet erişimli bilgisayar düştüğü ve eğitimi yeniden yapılandırmamız gerektiğini söylemişim. Bugün Fatih projesi ile konu gündemde, nerede master planımız? Nerede bu projenin uygulamaya geçiş metodolojisi? Nerede üniversiteler ile işbirliği?  Çok geç kalıyoruz, kaplumbağa hızında ilerliyoruz. Plansız yola çıkıyoruz. Konuşmaya gelince de ahkâm kesiyoruz (bugün benim yaptığım gibi!), tabi sessiz kalmaktan iyi olduğunu düşünüyorum, peki ne eksik kalıyordu? İnsanları, kurumları harekete geçirtmek için onlarda var olan inovatif düşünceyi ortaya çıkarmak ve girişimcilik cesaretini artırdığı için bu yarışmaları arttırmalıyız.  4 yıldır yapılan bir yarışma var, adı E-Dönüşüm Bilişim Yıldızları yarışması. Bu yarışmada konuşma yok, yapılanlar var, üretkenlik var, inovatif ve girişimcilik düşüncesi var. İşte bu düşünceleri ortaya çıkaran bu yarışmanın mimarları var, başta Sevgili Serdar Günizi olmak üzere tüm çalışma grubunu ve TBD İstanbul Şubesi yöneticilerini alkışlıyorum.

İnovatif, yenilikçi ve girişimci düşünceyi ön plana almalı ve ortaya çıkarmalıyız. Bugün üniversitelerin yapısı da değişti, 3. Kuşak üniversiteler eğitim ve araştırma fonksiyonları yanında artık inovatif düşünceyi ortaya çıkaran ve girişimci üniversite olmaları gerekiyor. İnovatif düşünce çok farklı düşünmek, hiç olmayan bir şeyi düşünmek değil, bize başarı getirecek veya daha çok fayda sağlayacak bildiğimiz şeyleri farklı açıdan ele almak farklı bakış açılarıyla konulara yaklaşabilmektir. İşte bu yarışma bu düşünceleri açığa çıkartacak ortamların yaratılmasını ve teşvik edilmesini sağladığı için çok önemli bir görevi yerine getiriyor. Bugün dünyada enformasyon ve bilgi patlaması var, Dünya ülkeleri bu bilginin gücünden daha çok yararlanmak ve rekabet ortamında üstünlük sağlayabilmek için bilgiyi üretiyor ve kullanıyorlar. Bunun için de internet teknolojilerinin nimetlerinden ve bilgiye erişme gücünden yararlanıyorlar.  50 milyon izleyiciye 38 yılda ulaşan Radyo, 13 yılda ulaşan TV,  2 yılda ulaşan bir Facebook gerçeği var. Çin ve Hindistan’dan sonra dünyanın 3. büyük ülkesi olan Facebook ülkesi var, diğer bir değişle Sosyal Medya var.  Bir tarafta bu güçlerden yararlananlar ve diğer tarafta seyirci olanlar. Bu iletişim gücünü ve dünyada var olan bilgiyi kullanarak, yeni bir bilgi üretmeye de gerek kalmadan bilgi kaldıraçlaması ile çok önemli katma değerler yaratılabilmektedir. Bilgi toplumunda daha az iş gücü, daha az sermaye fakat daha fazla bilgi ile daha çok katma değer yaratabilmek mümkün olabiliyor. İşlerimizi ve iş süreçlerimizi elektronik ortama taşıyarak,  E-Dönüşüm ile verimlilik sağlamak ve global dünyada büyük kitlelere ulaşmak mümkün. Rekabet ortamında ayakta kalabilmek ve güçlü olabilmek bunu gerektiriyor. Biz bunların farkında değil miyiz? Biz bunların farkındayız ama yeterli olamıyoruz.

Neden daha hızlı (eksponansiyel hızda) olmalıyız? Global Inovasyon Index sıralamasında , 2010 verilerine göre 34.1 endeks (en yüksek 68.2 ile İşviçre) 141 ülke arasında 74. sıradayız. Yüksek-orta gelir düzeyindeki ülkeler arasında inovasyon endeksimiz ile 40 ülke arasında 25. sıradayız. Kuzey Afrika ve Doğu Asya ülkeleri (20 ülke) arasında 14. sıradayız. AB’ye aday ülke olarak Avrupa Birliği ülkelerinin hepsini altındayız. Diğer taraftan bilişim endeksinde nerede olduğumuza gelince maalesef daha iyi değiliz. ICT Gelişim Endeksine diğer bir değişle Bilgi Toplumunun göstergesi olan bu endeks de 2008 verilerinde (ITU report) 152 ülke arasında 3.81, endeks değeri ile 60. sıradayken , 2010 verilerinde 4.42 endeks değeri ile %16 lık bir büyüme göstererek 59. sıraya yükselmiştir.  OECD ülkeleri arasında 30. sıra.  AB de daha iyiyiz diyebildiğimiz ülke yok. G20 ülkeleri arasında 14. sıradayız, Doğu Asya bölge ülkeleri arasında ise 15 ülke arasında 7. sıradayız.  Eğer bu rakamları dile getirmeden övünmek istiyorsak 4.09’luk dünya ortalamasının üzerindeyiz. Sağlık, Eğitim ve Ekonomi boyutları ile ele alınan İnsani Gelişim Endeksi’ne baktığımızda; 143 ülke arasında 79. Sırada. OECD ülkeleri arasında son sırada! 2000-2010 arasında ortalama büyüme oranı %0,76. Türkiye’nin ortalama eğitim süresindeki büyüme oranı %2,83, her yıl aynı büyüme oranı gerçekleşmesi durumunda ortalama eğitim süresinin 12 yıla çıkması için 23 yıl geçmesi gerekiyor.

Sonuç olarak birinci ligden süper lige çıkmak istiyorsak doğrusal artış hızı bize yetmeyecek, süper güçlerin ortalaması hedef alınarak, hangi göstergelerde hangi hızla büyüme oranında gelişme kaydetmemiz gerektiği hesabı yapılmalı ve master planımız hazırlanmalıdır. Bilişim teknolojilerinin nimetlerinden yararlanabilen ülkelerin iş gücü maliyetlerini en aza indirdiği, insan gücü kaynaklarını en etkin şekilde kullanarak ve daha fazla bilgiden yararlanarak önemli katma değer yarattıkları bilinmektedir. Kalkınma programlarında çok önemli role sahip Bilişimle Kalkınma platformunun temel taşını başta e-devlet ve e-belediye projeleri ve işini, iş süreçlerini elektronik ortama taşıyan e-dönüşüm projeleri oluşturmaktadır. Rekabet edebilirlik ve yenilik çerçeve programı kapsamında, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Politika Destek Programı (ICT DSP) AB’nin bütçesinden 1,317,000 Euro’luk proje hak kazandık buna karşın 2,500,000 Euro hibemiz var. Diğer bir değişle proje yapmıyoruz, inovatif düşünce ve girişimciliği desteklemiyoruz. Daha çok proje ile katılım,  daha çok kategoride daha çok yarışma, daha çok teşvik gereksinimlerimiz var. Bu yarışmaya katılanları ve ödül alanları şimdiden kutluyorum,  ödülü kaçırmış olanları ise bu işten vazgeçmemelerini diliyorum.  Bu yarışma için özveriyle çalışan ve destekleyen herkesi kutluyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

M. Erdal Balaban

TBD İstanbul Şubesi Bilişim Yıldızları Danışma Kurulu ve TBD İstanbul Onur Kurulu Üyesi 8 Kasım 2012  Etkinlik Fotoğrafları

Arkadaşlarınızın arasında ilk siz paylaşın..Share on Facebook
Facebook
Share on Google+
Google+
Tweet about this on Twitter
Twitter
Share on LinkedIn
Linkedin
Facebook
Twitter