Her yıl teknoloji odaklı yeni yıl dileklerimi sizlerle paylaşıyorum. 21. yüzyılın yeniliklerini tartıştığımız, her şeyin daha fazla değişeceği 2020 yılına giriyoruz. Ne kadar da hızlı geldi, hep böyle diyoruz zaman akıp gidiyor, ömür tükeniyor. Ömür dediğin nedir ki, bir varmış bir yokmuş! Ne kadar yaşadığımız değil nasıl yaşadığımız ve hayata ne kattığımız önemli. Neyse ki ömür yaşı uzuyormuş, iyi mi kötü mü? İyi olabilmesi için yeni yıllara hazırlık yapmamız, uyum sağlamamız gerektiği kanaatindeyim. Bakalım yeni yıl da neler gelecek, neler değişecek. Şöyle bir yolculuk yapalım, yeni yılı ve gelecek on yılları öngörmeye çalışalım. 21.inci yüzyıl için çok şey yazıldı, bizler hem 20.inci yüzyılın sonlarını hem de 21.inci yüzyılı yaşayan şanslı nesiliz. Doğayı doya doya yaşadık, en büyük iletişim aracımız radyo yayınlarından haberleri dinledik, maç yayınlarını hep birlikte radyonun etrafında dizilerek dinledik. Her şey çok hızlı gelişti, değişti şimdi de otomasyondan otonam araçlarına geçiyor yapay zeka çağını yaşıyoruz. Verinin damgasını vurduğu her şeyin veriye dayalı yeni bir iş ve sosyal yaşama dönüştüğünü görüyoruz. Neyse ki bu teknolojilerin neler yapabileceğini biliyor, onlardan korkmuyoruz. Bu yeni teknolojilerin insanlık yararına kullanılması için elimizden geleni yapmayı, topluma katkı vermek için çalışmayı sürdürmeliyiz. Avcı toplum değiliz ama halen birbirini avlamaya çalışan insanları, hep bana bana diyen fırsatçıları görüyoruz. Yeni dünya, hırsların ve egoların olmadığı paylaşım dünyası, işbirliği dünyası, bırakmalıyız bu hırsları, egoları paylaşmalıyız güzellikleri, sevgiyi ve bilgiyi. Dördüncü sanayi dönemindeyiz ama hala ikinci sanayi ile üçüncü sanayi arasında bir yerlerde dolaşıyoruz. Dünya’da Eğitim’de çok büyük yenilikler ve fırsatlar varken, teknolojinin nimetlerinden yararlanmak varken hala klasik eğitim anlayışını değiştirmiyor sadece eğitim bakanlarını ve yöneticilerini değiştiriyoruz. Dünya bilginin peşinden koşarken gençlerimiz diploma, yetişkinlerimiz de ünvan ve pozisyon peşinde koşuyorlar. Dünya proje odaklı değer yaratmayı, birlikte çalışmanın ve başarmanın tadını çıkarırken, bizler de birbirimizi yıpratmaya ve aşağıya çekmeye çalışıyoruz. Öğrenecek çok şeyimiz var, bilinmeyenlerimiz de çok. Eskiden her yüzyılda bir çağ atlanıyor, değişimler yavaş geliyordu. Ancak günümüzde her onyılda bir yenilikler yaşanıyor, eskisini silip süpürüyor, yıkıp geçiyor. Yeni bir dünya geliyor, hiç bir şey eskisi gibi olmuyor, iş yapışlarımız, yaşam tarzımız değişiyor.
Bu yeni dünyada yanlış olan bu yeniliklere karşı olmak, değişime ve dönüşüme direnç göstermektir, uyum sağlayamadığımız bu yeni dünyada yalnızlaşmaktır. Yeni kuşakların da bu değişim hızının farkına varıp kendilerine yatırım yapmaları ve geliştirmeleri gerekir. Çünkü yeni dünya kalitesizliği ve uyumsuzluğu kabul etmeyecektir. Öğrendiğimiz herşey eskiyor, güncelliğini yitiriyor. Her şeyi yeni baştan öğrenmeyi hatta bunu yaşam boyu sürdürmeyi de becerebilmeliyiz. Yeni dünyada genç kuşaklar ile birlikte yaşamaya alışmalıyız. Genç nüfus azalıyor, ömür yaşı artıyor, kuşaklar arasındaki fark da artıyor, birbirimizi anlamadığımız kuşak çatışmalarının daha fazla olabileceği bir toplum hatta aynı aile içinde birbirini anlamayan bireylerin oluşacağı açık olarak görülüyor. Bu değişimler artık on yılda bir belki daha kısa sürelerde geliyor, yeni bir yüzyıl geçmesini beklemek gerekmiyor. Değişim hızı artıyor, kuşakların iletişim kurması zorlaşıyor gençlerin sorumlulukları daha da artıyor. Kendimizi güncellemekten yada tazelemekten başka çaremizin olmadığını düşünüyorum. Kimse her şeyi bildiğini düşünmesin, kibirlenmesin, hepimizin öğreneceği ve bilmediği çok şey var. Bu kadar hızlı değişim içinde değişmeyen bir şey var ki, o da birbirimize olan ihtiyacımız, birbirimizden ve kendimizden alacağımız pozitif enerji ve sevgi. Bu ihtiyaç hiçbir zaman bitmeyecek ve değişmeyecek. Dünyanın bu hızlı değişimi içinde sizlerin de sağlığınızı koruyarak uyum içinde huzurla, sevgi dolu ve mutlu yaşamanızı diiliyorum.
Sevgi ve Saygıyla,
M.Erdal Balaban