Yeni Yıla Dijital Bakış!

Öncelikle hepinizin yeni yılını kutluyorum. Dijitalleşen yeni dünyanın keyfini çıkarmanızı diliyorum.

Falcılar, astronotlar hatta futuristler yeni yıl ve gelecek için öngörülerini söylüyorlar, yazıyorlar, gelin geleceğimize tarihsel süreci de dikkate alarak dijital açıdan bakalım:

Toplumların üzerinde çok önemli etkisi olan toplumsal dönüşümlere neden olan zaman dilimlerine yeni adlar verildiğini hepimiz biliyoruz. Avcı ve toplayıcı toplumdan yaklaşık 10000 yıl önce tarım toplumuna geçilmiş, hayvanlar ehlileştirilerek insan ve hayvan emeği birlikte kullanılmıştır. Bu uzun süreç 1760’lara kadar devam etmiş, daha sonra 18.inci yüzyılın ortalarında buhar makinesinin bulunması ile demiryollarının inşası ve mekanik üretime geçilmiştir. Birinci Sanayi Devrimini (1760-1840) dolayısıyla sanayi toplumuna dönüşüm başlamıştır. 19.uncu yılların sonlarında elektriğin bulunması ile seri üretimde kullanılmaya başlanmış ve bu dönem “İkinci Sanayi Devrimi” (1840-1960) olarak adlandırılmıştır. Doğal olarak bu devrim topluma yansımış ve toplumda bu süreçten ekonomik olarak yararlanmıştır. Ancak 1960’larda ana bilgisayarların 1980’lerde kişisel bilgisayarların devreye girmesi ve 1990’lı yıllarda da internet teknolojilerinin gelişmeye başlamasıyla sanayi toplumu çağ atlamış ve bilgi çağı dediğimiz yada bilgi toplumuna dönüşüm, üçüncü sanayi devrimi (1960-2011) olarak damgasını vurmuştur. Bu çağ bilginin; işgücü, sermaye ve hammadde kaynaklarından üretimde daha fazla yararlandığı ve daha fazla ekonomik değer yaratıldığı dönemdir. Bu çağda ülkeler, toplumlar ve insanlar bilginin peşinden koşmuş ve daha fazla ekonomik değer yaratmaya çalışmışlardır. Verinin, enformasyonun ve bilginin üretim süreçlerinde kullanımı toplumsal dönüşümde önemli bir etki yaratmış ve bilgi toplumu dönemi bilgi üzerine bilgi ekleyerek gelişmesini devam ettirmiş ve toplumsal dönüşümde önemli bir etki yaratmıştır.

Peki günümüzde çok tartışılan Endüstri 4.0 nedir? 2011 yılında Almanya’da Hannover fuarında tartışmaya başlayan daha sonra 2013 yılında çalışma grubu tarafından Alman hükümetine sunulan bir rapordur. İçeriği ise sanayide devrim niteliği olarak taşındığı iddia edilen bu çalışma; üretimde otomasyonun da ötesinde bilgi teknolojilerinden, yapay zeka uzantısında geliştirilen öğrenen makinelerden ve birçok internet teknolojisinden yararlanarak sadece kas gücüne dayalı olmayan karar da verebilen ve rasyonel bilgi üretebilen robotlardan yararlanma dönemidir. İşte bu dönemin adı endüstiride dijitalleşme dönemidir. Diğer taraftan yine veriye dayalı akıllı evler, akıllı şehirler, akıllı(sürücüsüz) otomobillerin hayatımıza girdiği ve toplumsal bir değişimin yaşandığı ve daha çok sosyal yaşamamızı etkileyecek bir sürece girmiş bulunuyoruz. Bu sürece “Dördüncü Sanayi(veya Endüstri) Devrimi” adı veriliyor(Endüstri 4.0). Bu devrim sadece sanayide midir? Her nekadar sanayideki bu değişim bilgi toplumu döneminde (üçüncü sanayi devriminde) başlamış ise de günümüzde hızlanmıştır. Mutlaka yaşadığımız çağa bir ad vermek gerekiyorsa da insanların makinelerle birlikte çalıştığı ve daha çok etkileşim (ekosistem) içinde olduğu bu çağa; her alanda “Dijital Dönüşüm” çağı diyebiliriz. Neden direnç gösterelim ki? Sanayi toplumuna, matbaa devrimine direnç gösterenler ne oldu ki? Geride kalmaktan ve dünyayı izlemekten başka birşey yapılmadığında hatta bilgiden, bilimden ve teknolojiden yararlanmadıkça geri kalmanın ötesinde yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalındı.

Teknolojik gelişmeler ve dijitalleşme gümbür gümbür geliyor, bu dönüşümü kabul edip birlikte yaşamaktan başka çaremiz yok! Hem düşünsenize teknoloji ile sağlanan verimlilik ve sağlanan ekonomik değerlerin adil dağıtımı ile(tabi ki bu konuda yeni politikalar gerekli) hem daha az çalışarak daha çok kazanabileceğiz hem de sanata, spora, birbirimize daha çok zaman ayırabileceğiz. Bu yeni dünyanın; ülkeler, toplumlar, iş dünyası, sektörler ve insanlar üzerinde etkisi çok fazla olduğu görülmektedir. Bu durumda direnç göstermek yerine bu yeni kurulacak sisteme uyum sağlayacak ve nimetlerinden yararlanacak şekilde kendimizi değiştirmemiz, hazır olmamız ve hatta bu teknolojilerin hayatımızda faydalı olacak biçimde rol almamız gerekiyor. Eğer bu işbirliğini yapamazsak ve bu dönüşümde yerimizi alamadığımızda kontrolümüz dışında yönetilmemize izin vermiş ve geri kalmayı kabul etmiş olmayacakmıyız? Teknolojik değişimlerin geometrik hızda geldiği bu süreçte hızlı hareket etmek gerektiği açıktır, son 18-20 yıldaki bilgi 2000’li yıllara kadar edinilen bilgiden çok daha fazla olduğu da bilinmektedir. Bu dönüşümde otomotiv, bankacılık sektörünün hatta sağlık sektörü gibi birçok sektörün öncülük ettiği ve bu değişimlerden de insanlık olarak yararlandığımız çok açık olarak görülnektedir. Şüphesiz bu teknolojik gelişmelerden yararlanan ülkelere ve kurumlara rekabet üstünlüğü ve ekonomik çıkarlar sağlasa da bu gelişmeler insanlık yararına olduğu zaman değerlidir. Bize de bu değerleri yaratanları desteklemek ve alkışlamak düşmektedir. O zaman bu teknolojilerden korkmayalım, yeterki iyi niyetli olmayan insanların, şirketlerin ve ülkelerin kullanımına fırsat vermeyelim ve onlara bağımlı olmayalım. Bilgi Toplumu öncesi toplumlarda da etik ve ahlaki olmayan herşey insana zarar vermiştir. Yeni teknolojilerin de insanlık zararına kullanılmaması ve geliştirilnemesi için her toplumda olduğu gibi ahlaki eğitimi ve toplumsal sorumluluk kültürünü geliştirmek daha da önemli hale gelmektedir.

Tarihsel sürece bakıldığında bu değişimlere ve dönüşümlere geçişte geç kalan toplumlar eğitim sistemi nitelikli olmayan veya eğitim düzeyi düşük olan toplumlar olduğu biliniyor. Maalesef ülkemizde de teknolojiye en çok direnç gösterdiğimiz sektör eğitim sektörü olmaktadır. Eğitimde teknolojiden daha fazla yararlanmak ve bilginin daha geniş kitlelere yayılması için neden internet teknolojilerinden yeteri kadar yararlanmıyoruz, neden Türkçe içeriklerimizi zenginleştirmiyoruz? Öğretim için veya bilgi kaynaklarına ulaşabilmek için sınıflara, okullara ihtiyacımız yok ancak sadece öğretim olmayan eğitim konusunda(eğitim büyüktür öğretim), insanı hayata hazırlayan eğitim kurumlarına veya okullara ihtiyacımız her zaman olacaktır. Bu okullar, atölye ve uygulama çalışmaları yapmak, bilimsel araştırma laboratuvarlarını kullanmak, düşüncelerimizi tartışmak, eksik bilgilerimizi tamamlamak, sanatsal, kültürel ve sportif etkinliklere katılmak üzere sonsuza kadar var olmalıdırlar ama sadece bilgiye ulaşmak için bu kadar kaynağı verimsiz kullanmaya gerek yoktur, hakkımız da yoktur. Haydi, Okul öncesi eğitimden üniversite eğitimine kadar dijitalleşme ile beraber dönüşüm zamanı, geç kalmayalım! Kaldı ki nitelikli eğitimci kaynağı da yeterli sayıda değildir, gelecekte daha da kısıtlı olacaktır. Bırakınız teknolojiden ve robotlardan korkmayı, ancak bu teknolojilerin nasıl çalıştığını bilmeyenler korkabilir, geliniz bu teknolojileri yakından tanıyalım, masaya yatıralım. Robotlar işimizi mesleğimizi elimizden alacaklarmış! Bırakınız alsınlar, yeni meslekler var olacak, olmadı ilginize ve becerinize uygun el sanatlarına girebilirsiniz. En kötü olasılıkla balık tutmayı öğrenirsiniz karada iş yoksa denizde bulursunuz:-) Geçmişte de bu bilgisayarlar işimiz alacak diye söylemleri hatırlayınız, kimler işsiz kaldı ki? Eğer mavi yakalılar işsiz kalmış ise şimdi de beyaz yakalılar mı işsiz kalacak, onlar da kendilerine yeni meslekler bulabilirler! Robotlar insanlara savaş açacaklarmış, bırakınız bu korkulu rüyaları, bunlar şimdilik bilim kurgu filmlerinde ve bilgisayar oyunlarında oluyor. Her nekar geleceğimiz ile ilgili tehdit unsurları olsa da, yeni teknolojilerden korkmamanız gerektiğini biliniz ve keyfini çıkarınız! Bilgisayarlar ve robotlar insan düşüncesinin uzantısında geliştirilen programlar ve algoritmalar ile çalışıyorlar ve öğreniyorlar. Veriye dayalı eğitilerek ve performansları test edilerek robotlarda(veya makinelerde) uygulanan bu modeller inanınız birçok insandan (veya yöneticiden) daha rasyonel bilgi üretebilmekte ve karar verebilmektedirler. Yeter ki onları kodlayan ve yöneten insanlarımız iyi niyetli ve iyi ahlaklı olsun!

Sevgi’yle ve sağlıcakla kalın!

Ocak 2018
M.Erdal Balaban

Arkadaşlarınızın arasında ilk siz paylaşın..Share on Facebook
Facebook
Share on Google+
Google+
Tweet about this on Twitter
Twitter
Share on LinkedIn
Linkedin
Facebook
Twitter